İşverenin Haklı Nedenle Fesih Hakkı

İki İşçinin Kavgası

Olayın tek görgü tanığı …’ın beyanına göre, olay günü davacı ile diğer bir işyeri çalışanı olan …’ın tartıştıkları, bu esnada davacının …’a küfrettiği, …’ın da davacıyı darp ettiği, bu olayın işverene intikal etmesi üzerine işverenin her iki işçiyi de sataşma haklı nedenine dayanarak işten çıkarttığı anlaşılmaktadır. Açıklanan delil durumuna göre, davalı işverenin fesihte haklı olduğu anlaşılmakla, davanın bu nedenle reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalıdır.[1]

Dosyadaki bilgi ve belgelerden ve özellikle davacının olaya şahit olduğunu bildirdiği davalı tanığı …’ ın olay sonrası işyerinde yapılan incelemede verdiği yazılı beyanında ve ardından mahkemede verdiği beyanda, davacının amirine hakaret ve tehdit ettiğini, bundan dolayı aralarında yumruklaşma olduğunu ve davacının amirinin tişörtünden tutup yırttığını bildirmesi karşısında, davacının kendisine araçlara takılmakta olan araç takip sistemini taktırıp taktırmadığını sorması üzerine aralarında tartışma çıktığı, amirinin davacıyı dışarı çıkararak konuşmak istediği ancak davacının dışarı çıkmasının ardından tanığın da bulunduğu ortamda amiri ile tartışmaya girerek amiri ile yumruklaştığı ve ardından tişörtünü tutarak yırttığı anlaşılmakla, davacının işverenin başka bir işçisine sataştığı, bu davranışının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-d maddesi kapsamında kalmakta olduğu ve haklı neden teşkil ettiği kabul edilmelidir. Mahkemenin belirtildiği şekilde gelişen olayların haklı fesih nedeni olduğunun ispat edilemediği yönündeki kabulü yerinde değildir.[2]

Tartışma

Görüldüğü üzere iş sözleşmesinin kim tarafından feshedildiği dosya kapsamından ihtilaflı olup dinlenen davacı tanıkları davacı iddiası yönünde, davalı tanıkları ise davalı savunması yönünde beyanda bulunmuşlardır. Bununla birlikte davacının iddia ettiği, fesihten hemen önce davalı işveren ile yaşadığı tartışma, bir kısım davalı tanıklarınca da doğrulanmış ve davacının bu tartışma sonrası işe gelmediği sabit hale gelmiştir. 

Yine devamsızlık tutanaklarının 3-4 ve 7 Şubat 2011 tarihleri olarak düzenlenmiş iken bu davanın 4 Şubat 2011 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. 

Tüm bu delil durumu karşısında devamsızlık tutanaklarının fiili fesih tarihinden sonra tanzim edildiği sonucuna varılmıştır. 

Dolayısıyla davalı işverenin, iş sözleşmesinin tazminatsız feshedildiğini ispatlayamadığı, yargılama aşamasında taraflar açısından çekişme konusu olmayan ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre de davacının, fazla çalışma, genel tatil ile hafta tatili alacaklarının bulunduğu ve bu rapora dayanılarak da davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bu şekilde davanın doğrulandığı anlaşıldığına göre, sadece soyut nitelikte bulunan davacının daha iyi olanaklara sahip başka bir işyerinde çalışmaya başladığının ve davalı tarafından iş akdinin devamsızlık gerekçesiyle feshedildiğinden bahisle kıdem ve ihbar tazminatının reddine karar verilmesi hatalıdır.[3]


[1] 9. Hukuk Dairesi 2019/426 E., 2019/12001 K.

[2] 9. Hukuk Dairesi 2016/25547 E., 2020/11127 K.

[3] 7. Hukuk Dairesi 2014/1157 E., 2014/7960 K.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir