Evden Çalışma

Özel Hayatla İş Hayatının Birbirine Geçmesi

Mahkemece, dosya içinde dinlenen tanık beyanları incelendiğinde, çelişen beyanlar bulunmakla birlikte, bir kapıcının işe başlama ve bitirme saatinin 07.30-20.00 arasında olduğu, ancak bu zaman dilimi içerisinde çalışmakla beraber dinlenilen zaman dilimlerinin de olduğu tesbiti ile ara dinlenmelerin tenzili ile hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulmuş ise de, davacının çalışma düzeninin tesbiti hüküm kurmaya elverişli değildir.

Kapıcılık çalışması kendine özgü çalışma şartları olan, serbest zaman kullanma imkanı bulunan, ara dinlenme süresi fazla olan ve çalıştığı apartmanın kapıcı dairesinde ikamet edilmesi sebebiyle özel hayat ve iş hayatının iç içe geçtiği bir çalışma biçimidir.

Bu itibarla öncelikle, kapıcının çalıştığı apartmanın daire sayısı, bir günde yaptığı işlerin neler olduğu, bu işlerin ne kadar zamanda yapılacağı, buna göre günlük ve haftalık çalışma süresi ile tam zamanlı mı, kısmi zamanlı mı çalıştığı mahallinde bilirkişi refakatiyle keşif yapılarak ve tanıkların bu konularda ayrıntılı beyanları alınarak çalışma şekli ve süreleri tesbit edildikten sonra fazla çalışma süreleri varsa hesaplanarak hüküm altına alınmalıdır.[1]

Özel Hayatla İş Hayatının Birbirine Geçmesi

Taraflar arasında davacının fazla çalışmasının bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

Somut uyuşmazlıkta; hükme esas alınan bilirkişi raporunda; tanık anlatımlarına göre davacının günlük çalışmasının 06.00 – 20.00 saatleri arasında olduğu kabul edilerek 1,5 saat ara dinlenme tenzili ile haftalık 30 saat fazla çalışma yaptığı tespit edilmiştir. Ancak, mahkemece dinlenen davacı tanıklarının anlatımlarının fazla çalışma hesabına elverişli olmadığı görülmektedir. Diğer taraftan, davacının davalıya ait işyerindeki lojmanda kalması karşısında, işi ile özel hayatının iç içe geçmiş olduğu hususları birlikte göz önüne alınarak, davacı işçinin bilirkişi raporu doğrultusunda kabul edilen çalışma düzeninin yaptığı işin mahiyetine uygun düşmediği anlaşılmaktadır. Buna göre; davacının çalışma sisteminin belirlenmesinde, davalı tanıklarının beyanları ve işin niteliği gözetilip yaz ve kış ayrımı yapılarak fazla çalışma olgusunun değerlendirilmesi gerekirken,[2]

Özel Hayat ve İş hayatının İç İçe Geçmesi Fazla Mesai

Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

Somut uyuşmazlıkta davacı, davalı işyerinde fazla mesai yaptığını ve karşılığı ücretin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise davacının fazla mesai yapmadığını savunmuştur.

Davacı iddiasını ispatlamak amacıyla 2 tanık dinletmiş olup, bu iki tanıkta davacının hangi saatler arasında çalıştığına ilişkin net bir beyanda bulunmamış, soyut açıklamalar yapmışlardır. Keza davalı tanıkları da davacının fazla mesai yapmadığını beyan etmiş olmakla okul müştemilatında kalan davacının özel hayatı ile iş hayatı birbiri içine geçmiştir. Açıklanan delil durumuna göre, davacı fazla mesai iddiasını ispat edememiştir.

Mahkemece ispat edilemeyen fazla çalışma alacak talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, bilirkişinin tamamen varsayıma dayalı hesabına itibarla talebin kabulüne karar verilmesi hatalıdır.[3]

Özel Hayat ve İş Hayatının İç İçe Geçmesi

Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tanık anlatımlarına göre davacının haftanın 6 günü 09.00-24.00 saatleri arası çalıştığının, 15.00-17.00 saatleri arası iki saat ara dinlenme süresi kullandığının anlaşıldığı ancak Hukuk Genel Kurulu kararı gereği işçinin tanıkla ispat ettiği fiili çalışma süresinin günlük 14 saati geçemeyeceği belirtilerek haftalık yirmiyedi saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmış ve Mahkeme tarafından bu tespite göre karar verilmiştir.

Dosya içeriğine göre, davacı davalı işverene ait Sarıgerme Park Otel’de genel müdür yardımcısı olarak çalışmış ve otelde kendisine tahsis edilen lojmanda ikamet etmiştir. Bu halde davacının otelde ikamet etmesi sebebiyle özel hayatı ile iş hayatının iç içe geçtiği anlaşılmakta olup buna göre de davacının 09.00-24.00 saatleri arasında çalıştığının kabulü dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Bu durumda tüm dosya kapsamına ve tanık anlatımlarına göre, davacının mesai bitiminden sonra otelde bulunduğu zamanlarda ara sıra kendisinden yardım talep edildiği anlaşıldığından davacının günde bir saat fazla çalışma yaptığının kabulü işin niteliğine ve dosya içeriğine daha uygun düşecektir. Davacının fazla çalışma alacağı, belirtilen çalışma düzeni esas alınarak yeniden hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır.[4]


[1] 9. Hukuk Dairesi 2016/25918 E., 2020/11974 K.

[2] 22. Hukuk Dairesi 2017/25327 E., 2019/21466 K.

[3] 9. Hukuk Dairesi 2016/29760 E., 2020/14667 K.

[4] 22. Hukuk Dairesi 2016/14144 E., 2019/14217 K.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir