Çalışma Süresi Hesaplanırken 1 Yıl 365 Gün Kabul Edilip Hesaplama Yapılmamalı Gerçek Çalışma Günleri Hesaplanmalıdır.
Somut olayda, davacının 29.10.2010-27.04.2013 tarihleri arasında çalıştığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bir yıl 365 gün kabul edilmek suretiyle, davacının 2 yıl 6 ay ve 5 gün olmak üzere toplam 912 gün hizmet süresinin bulunduğu kabul edilmiş ise de; sosyal güvenlik kurumu kayıtları ve hizmet süresine göre davacının 2 yıl 5 ay 28 gün olmak üzere toplamda 898 gün hizmetinin bulunduğu anlaşılmakla, işçilik alacaklarının yanılgılı değerlendirme ile kabul edilen hizmet süresi üzerinden hesaplanması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.[1]
Çalışma Düzeni ve Süreleri ve Alacaklar
İşe Başlama ve Bitiş Zamanı, Çalışma Süreleri
Çalışma Sürelerinin Belgelenmesi
İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nin 9’uncu maddesine göre ise, işverenler, işçilerin çalışma sürelerini uygun araçlarla belgelemelidir. Bu belgelendirme, puantaj tutulmasıyla veya iş yeri girişine konulan föylere ya da işe giriş çıkış çizelgelerine imza atılması yahut işçilerin işe giriş-çıkış saatlerini gösterecek bir makineye kart basılmasıyla suretiyle yapılabilir.[2]
Şehir Dışına Çıkış Süreleri Çalışılmış Gibi Hesaplanmalıdır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, davalıların temyizi üzerine Yargıtay 7.Hukuk(Kapatılan) Dairesince; “Davacının iş sözleşmesini eylemli olarak 28.06.2014 tarihinde kendisinin feshettiği, takip eden günlerde de işe gitmediği, fesih tarihinde hala ödenmeyen 2014 yılı Mart ve Nisan aylarına ait primleri mevcut olduğundan işçinin haklı nedenle iş sözleşmesini feshettiğini bu nedenle kıdem tazminatının hüküm altına alınması yerinde ise de, ihbar tazminatı talebinin reddi yerinde olduğu, davalılardan hesap döneminin tümünü kapsayan bu kayıtların getirilerek, fazla mesai, hafta tatili, milli bayram ve genel tatil çalışma ücretleri bu kayıtlara göre hesaplanmalı, kayıtlara göre fazla mesai süresi tespit edilirken, şehir içi çalışmalar için kayıtlardaki açılış ve kapanış saatlerine tanıklarca ifade edildiği üzere 1 saat raporlama süresi eklenmeli, kayıtlardan şehir (merkez) dışına çıkıldığı tespit edilen günler için ise, ilgili kurumdan şehir dışı olan yerin merkeze uzaklığı, gidiş ve dönüşün toplam kaç saat süreceği sorularak belirlenmeli, Cihazın açılıp ve kapanış saatleri arasındaki süreye belirlenecek gidiş dönüş süresi ile 1 saat raporlama süresi ilave edilmeli, yasaya uygun ara dinlenme süreleri mahsup edildikten sonra fazla mesai süresi tespit edilmeli, tüm hesap dönemini kapsayan kayıtların temin edilememesi halinde ise, kayıt bulunmayan dönem için şimdiki gibi tanık beyanlarına göre karar verilmeli, primlerin fazla mesaiden mahsubu ise şimdiki gibi yapılmalı,kabul şekli bakımından ise, hafta tatilinde çalışılması halinde bu alacağın 1,5 yevmiye üzerinden hesap edilmesi gerekir, kıdem ve ihbar tazminatına esas giydirilmiş ücretinin tespitinde, işçiye 1 yıl veya 12 aylık periyotta ödenen primlerin toplamının güne isabet eden miktarının günlük ücrete eklenmesi yerinde ise de, fesih tarihinden yani 2014 yılı Haziran ayından (bu ay dahil) geriye doğru 12 aylık süreçte yani en son 2013 yılı Temmuz ayı için ödenen prim dahil edilerek aylık olarak ödenen primlerin miktarının tespit edilmesi, İş Hukuku alanında uzman, tercihen akademisyen bilirkişiden denetime elverişli, bozma nedenlerini kapsayacak şekilde hesap raporu alıp diğer deliller ile birlikte değerlendirerek karar verilmesi” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.[3]
[1] 22. Hukuk Dairesi 2017/22137 E., 2019/10704 K.
[2] Hukuk Genel Kurulu 2016/2303 E., 2019/801 K.
[3] 9. Hukuk Dairesi 2021/2357 E., 2021/6262 K.